Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.
Bebekler 3 Yaşından Önce Sümküremezler
Bebekler 3 Yaşından Önce Sümküremezler
Ateşlenen Bebeğe Ne Yapmalı?
Ateşlenen Bebeğe Ne Yapmalı?

Bebeklerde Görülen Atopik Dermatit

Bebeklerde Görülen Atopik Dermatit

Bebeklik döneminde alerjik kökenli rahatsızlıklardan biri de Atopik Dermatit. Ciltte kızarıklık ve döküntülerle kendini belli eden bu hastalığın katlanarak artması dikkat çekici. Gelişmiş sanayi ülkelerinde sıklığı artan Atopik Dermatit, ülkemizde de kentleşmenin yoğun olduğu bölgelerdeki bebeklerde daha çok görülüyor.

Rinit’ten astıma uzanan bir dizi hastalığın nedeni alerji. Alerji, ‘çağdaş’ bir hastalık. Üstelik bu hastalık için “7’den 70’e” deyimini kullanmak bile mümkün değil. Çünkü daha hayatın ilk aylarından yani bebeklik döneminden itibaren görülebiliyor. İşte bebeklik döneminde görülen alerjik kökenli hastalıklardan biri de Atopik Dermatit (AD).

Uzmanlar, AD’yi, genetik yatkınlıkla ilişkili, kronik ve tekrarlayan bir cilt hastalığı olarak tanımlıyorlar. Genel olarak çocukluk çağında görülme oranı yüzde 10-20 arasında değişiyor. Ancak nedenleri tam olarak bilinmese de, bilinen tek şey; görülme oranının gittikçe arttığı. Yapılan hesaplar, son 40-50 yıl boyunca her on yılda, 1-2 kez katlanarak daha yaygın hale geldiğini gösteriyor. Özellikle gelişmiş sanayileri olan ülkelerde, kentlerde ve gelir düzeyi yüksek sınıflarda yaşayanlar arasında yaygınlaşmaya devam ediyor.

Belirtileri

AD’nin en büyük belirtisi; ciltte görülen kızarıklık, kaşıntılı, kepeksi döküntüler.

Bu döküntüler çoğu zaman sızıntılı ve kabuklu bir hal alıyor. Vücudun her hangi bir yerinde ortaya çıksa da, en sık görüldüğü yer; saçlı deri, yüz özellikle de yanaklar.

Kaşıntının verdiği rahatsızlık nedeniyle bebekler, yanaklarını ve döküntünün görüldüğü diğer bölgeleri elleriyle ya da yastık benzeri eşyalarla sürtünerek kaşımaya çalışıyorlar.

Pek çok bebek için bu sorun, uygun tedaviyle 2 yaşına doğru son buluyor. Ancak bazı bebekler bu kadar şanslı değil. Çocukluk ve hatta erişkinlik sürecinde de bu sorunla yaşamak zorunda kalanları var. Ancak çocukluk döneminde, bebeklik döneminde görülen bulgular farklılaşıyor. Derideki kırmızılık hafifliyor, sızıntılar ve kabuklar azalıyor. Ne var ki, bu kez de, cilt kuruyor, ve kahverengimsi-gri bir hal alıyor. Genellikle kaşıntı devam ediyor, özellikle de geceleri artıyor.

Nedenleri

Bütün alerjik hastalıklar gibi, sıklığının arttığının bilinmesine rağmen, neden sorusuna, henüz net bir yanıt yok bilim dünyasında. Alerji belki de, kentleşmeyle beraber gelen sorunlardan biri. Bütün alerjik rahatsızlıklar gibi; çevre kirliliği, doğal olmayan ürünlerle beslenme vs. faktörlere karşı insan bedeninin verdiği bir tepki olarak kabul ediliyor. Belki de bu yüzden, kentlerde yaşayan kişilerde, kırsal bölgelerde yaşayanlara göre daha sık görüldüğü biliniyor.

Çünkü alerji basit bir tanımla; pek çok kişi için zararlı olmayan bir maddenin, bazı kişilerde olumsuz tepki haline gelmesi’ olarak tanımlanabiliyor. Ancak bilinen yönlerinden biri; ailede alerjik öyküsü bulunan bebeklerin bu rahatsızlıkla karşılaşma oranının yükseldiği. Yani genetik yatkınlık önemli bir faktör. Ayrıca, Atopik Dermatit’in genel olarak başka alerjik hastalıklarla ilişkili olduğunu biliniyor. Bu bebeklerin ilerde alerjik astıma eğilimi olduğu bilinen başka bir gerçek.

Görülme sıklığı

AD, daha yaşamın ilk aylarında bulgularla kendini belli ediyor. AD’li bebekler incelendiğinde, her yüz AD’li bebekten 81’nin 1 yaşından önce bu hastalıkla tanıştığı sonucu ortaya çıkıyor. Ancak uzmanlar, AD’nin bazen hafif bulgular göstermesi nedeniyle uzmana götürülmeyen bebeklerin varlığına dikkat edildiğinde bu sayının artması gerektiğini tahmin ediyorlar. Araştırmalarda ortaya çıkan başka bir sonuç ise; AD’nin erkek bebeklerde, kızlara göre 2 kat fazla görülmesi. 

AD’nin görülme sıklığı ülkeden ülkeye ya da yöreden yöreye farklılıklar gösteriyor. İngiltere ve Yeni Zelanda’da küçük çocuklarda görülme oranı yüzde 12 ile 20 arası. Yine çeşitli ülkelerde bu oran yüzde 5 ile 10 arasında değişiyor. Ancak ülkemizde bu hastalıkla ilgili yeterli veriler olmasa da tahmini rakam, her yüz bebekte 2-7’sinde görüldüğü yönünde...

Tedavi

AD’nin tedavisinin, mutlaka bir uzman tarafından yapılması gerekiyor. Uzmanlar; cilt üstüne sürülen çeşitli pomad, losyon, krem gibi ilaçlar ya da ağızdan alınacak haplarla tedavi edebiliyorlar.

Ancak uzmanın önerdiği tedavinin yanısıra, ailelerin dikkat etmesi gereken konular var.

AD’lilerin cildinin genel olarak kuru olması nedeniyle nemlendirici özelliği bulunan çeşitli losyonlar, kremler kullanılmasının yararlı olduğu biliniyor. Fakat bu nemlendiricileri yine bir uzmana danışarak kullanmak gerekiyor. Bu bebeklerin banyolarında sabun içeren temizleyicilerden kaçınmak önemli. Çünkü sabunlar, ciltlerinin kuruyup tahriş olmasına neden olabiliyor. Banyodan sonra ise mutlaka nemlendirici yardımıyla kuruluğun giderilmesi önem taşıyor.

Ayrıca bu bebekleri, ani sıcaklık değişimlerinden de korumak da önemli çünkü terleme, AD’yi alevlendirebiliyor. Bebeklerin tırnaklarının kısa kesilmesi, kaşıma sırasında cildin tahriş olmaması için dikkat edilmesi gereken konulardan biri. Giysilerinin yumuşak ve pamuklu kumaştan olması, giysilerini yıkarken kullanılan deterjanların tahriş edici özelliği bulunmaması alınabilecek başka önlemlerden...

 

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Haberler
FACEBOOK YORUMLARI
ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR?

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..