Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.
Tatil Etkinlikleri İçin Alternatifler
Tatil Etkinlikleri İçin Alternatifler
Eğlenceli ve Öğretici Bir Yaz Tatili İçin
Eğlenceli ve Öğretici Bir Yaz Tatili İçin

Çocuk ve Oyun Araştırması Ne Diyor?

Çocuk ve Oyun Araştırması Ne Diyor?

                             

Ebeveynler, eğitmenler ve diğer önde gelen çocuk gelişim uzmanlarıyla çalışarak çocukların öğrenebilmeleri ve tam potansiyellerine ulaşabilmeleri amacıyla her gün oyun oynamalarına, keşfetmelerine ve kirlenmelerine yardımcı olmanın en iyi yollarını araştırmak için başlatılan “Kirlenmek Güzeldir” kampanyası kapsamında yapılan OMO’nun Global Çocuk ve Oyun Araştırması projesi hakkında Prof. Dr. Yankı Yazgan’a araştırmanın sonuçlarını nasıl değerlendirdiğini sorduk.

Araştırma niçin yapıldı, sonuçları nedir ve bu sonuçları nasıl yorumluyorsunuz?

“Kirlenmek Güzeldir” kampanyasının ilk yıllarında çocukların hem fiziki hem de yaratıcı yeteneklerini geliştirebilmeleri için düşe kalka büyümek ve “kirlenmeksizin” öğrenememek gibi temalara odaklanıldı. Kirlenmek Güzeldir’in son döneminde ise çocukların fiziksel açıdan daha aktif olarak oyun oynadıklarında kazandıkları değerlerin altı çizildi.

Bugünkü odak: Dünyanın hemen hemen her yerinde anne babalardaki gelecek endişesi. Ebeveynler hayatın değişim hızı nedeniyle geleceğe dair öngörüler geliştirmekte zorlanıyorlar. Belirsizlikler çocuklarını geleceğe hazırlamak için yaptıklarından emin olmalarını engelliyor. Çocukların geleceğe hazırlığında her şeye hazır olabilmelerini sağlayacak esneklik ve problem çözümü becerilerinin gelişimi için en temel ihtiyaç deneyimleyerek, yaşayarak, yaparak öğrenme.  Bunun için de en etkili ve pratik yol açık havada ve kurgulanmaksızın oynanan oyunlar.

2016’da  OMO tarafından 10 ülkede 12 bin ebeveynle gerçekleştirilen Global Çocuk ve Oyun Araştırması sonuçları çarpıcı. Araştırmanın Türkiye’ye ilişki sonuçları da oldukça dikkat çekici. Örneğin:

• Türkiye’de her on çocuktan altısı (%61) ortalama bir günde 1 saat ya da daha az süre dışarıda oyun oynuyor.
• Türkiye’de yaklaşık her yedi çocuktan biri (%14) ortalama bir günde hiç dışarıda oyun oynamıyor.
• Türkiye'deki ebeveynlerin %94'ü oyun oynama fırsatına sahip olmayan çocukların öğrenmede zorluk yaşayacağına, %70'i ise çocuklarının dışarıda oynamak için yeterli fırsata sahip olmadığına inanıyor. Ebeveynlerin %59’u çocuklarının kapalı alan ve açık hava oyunları arasında daha iyi bir dengeye sahip olmasını istiyor.
• Türkiye’deki ebeveynlerin %57'si, çocuklarının kendi çocukluk dönemlerine kıyasla daha az oyun oynama fırsatına sahip olduğuna inanıyor.
• Ülkemizde her 10 ebeveynden 9'u (%90) çocuklarının gerçek hayatta spor yapmak yerine sanal ortamda spor oyunları oynamayı tercih ettiğini belirtirken, her 2 ebeveynden 1'i (%50) çocukları ile açık havada oyun oynamak için zamanlarının olmadığını söylüyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre tüm dünyada çocukların açık havada oyun oynama süreleri giderek azalıyor ve oyun alışkanlıklarındaki dengesizlik artıyor. Bu maalesef pek iyi bir haber değil.

Oyun oynamanın çocuklar açısından önemi nedir? Oyun oynama alışkanlıklarındaki dengesizlikler neler?

Çocuklarımızı geleceğe hazırlamak istiyorsak, değişen durumlara uyumlanma ve koşullar karşısında esnek olabilme yetkinliklerini onlara kazandırmalıyız. Oynayarak ve yaparak öğrenme çocukların değişim içinde yollarını bulabilmelerini sağlayacak temel yetkinliklerin edinilmesine ve gelişmesine yardımcı olur. Çocukların bu yolla kazanacakları ve onları geleceğe hazırlayacak yetkinlikler arasında kendini tanıma, empati, iletişim becerileri, motivasyon, hedef belirleme, geleceği planlama, sorun çözme, öfke-stres-zaman yönetimi, sabır ve uzlaşmacılık yer alır. Bu tür yetkinlikleri çocukluktan itibaren gelişmiş olan bireyler, farklı durumları yönetmek için bu yetkinlikleri rahatça kullanırlar.

Çocukların oyun oynama süreçlerinde dengesizlik ortaya çıkıyor. Oyun oynama dengesizliğine en fazla etkisi olan 3 öge; ebeveynlerin aşırı kontrolcü yaklaşımı, çocukların ekranlara olan aşırı ilgisi ve çocukların gündelik programlarının giderek yoğunlaşması. Çocukların gelişim dönemlerinde ihtiyaç duydukları oyun ve faaliyetler hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynler, bilgi eksiklikleri nedeniyle risk almamak için kontrolcü davranıp ev ortamını çocuklar için daha güvenli bulur. Çocuklar dış hayatın soğuk, kir, yabancılar gibi risklerinden uzakta evlerinde tutulduklarında yeterli uyaran olmaz. Çocukların karşılaşması ve aşmayı öğrenmesi gereken zorluklardan uzak olduğu için paylarına düşen dersleri alma şansları da yok. O yüzden ailelere çocuklarının oyunlarına ve aktivitelerine doğrudan müdahil olmadan ama elbette güvenliklerini gözeterek; çocuklarına yaparak, yaşayıp anlamlandırarak, deneyimleyerek öğrenme fırsatı tanımalarını öneriyoruz.

Dijital dünyaya doğan bir nesil yetiştirdiğimiz gerçeğini kabullenmeliyiz, çocukların dijital teknolojiyle içiçe büyümesine karşı çıkmak hayatın akışına aykırı. Burada dikkat edilmesi gereken teknolojiyi ve ekranları çocuk bakıcısı olarak ya da ilişkiyi, sahici deneyimi engelleyici biçimde kullanmamak. Ekran ile ilişki artıp ekran hem bir oyun yeri hem de oyun arkadaşı haline gelince oyun dengesizliği yine karşımıza çıkıyor. Burada ebeveynlere düşen sorumluluk; içeride ve açık alanda oynanan oyunlar ile ekran başında ve ekran dışında oynanan oyunlar arasında bir zaman dengesi kurabilmeleri için çocuklarına rehber olmak.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de aileler çocuklarının zaman programlarını giderek daha fazla aktivite ile zenginleştiriyor ve çocukları için denge kurmakta zorlanıyorlar. Çocukların hayatında akademik ya da spor faaliyetleri gibi tanımlı çerçeveleri olan aktiviteler ile serbest oldukları aktiviteler arasında bir denge olması gerekiyor. Çünkü çocuklar serbestçe deneyimleyebildikleri, kurallarla sınırlandırılmadıkları, keşfetmenin kendilerine kaldığı aktivitelerle öz yönetimlerini geliştirebiliyorlar. Problem çözme, karar verme, planlama, düşünce ve duygularını fark etme ve duruma uygun biçimde kontrol etme yetenekleri serbest olduklarında daha etkili bir gelişim gösteriyorlar.
Ebeveynler dışarıda, açık havada oyun oynamanın öneminin farkındalar. Ancak modern hayatın baskıları nedeniyle ebeveynlerin yarısı dışarıda oynayan çocuklarını gözetmek veya onlarla beraber dışarıda oyun oynamak için az zamanları olduğunu ya da hiç zamanları olmadığını belirtiyor. Türkiye’de ebeveynlerin yarısı yaşadıkları toplulukta çocuklarının güvenli bir şekilde oynamaları için uygun alanlar bulunmadığını belirtiyor.
Tüm oyun biçimleri çocuklar için çok önemli. Ancak açık havada oyun oynamak diğer oyun türlerinin sağlayamayacağı öğrenme ve gelişim faydaları sunuyor.

Çocuklara ve ebeveynlere tatil için ne önerirsiniz?

Ebeveynlerdeki genel kanı, sadece okul döneminin çocukların eğitimine ve gelişimine katkıda bulunan bir süreç olduğu ve bu açıdan tatilin boşa harcanan, plansız bir zaman olduğu yönünde. Oysa okulların kapanmasıyla birlikte çocukların hayatında açığa çıkan zaman hem zihinsel hem de bedensel gelişim açısından büyük bir fırsatlar barındırıyor. Çocuklar bu dönemde açık havada oyun oynamaya, dış dünyayı deneyimleyerek keşfetmeye ve arkadaşlarıyla birlikte sosyalleşmeye daha kaliteli zaman ayırabiliyorlar. Dolayısıyla ebeveynler bu süreçteki kazanımlara odaklanarak, çocuklarına yaparak, deneyimleyerek ve oynayarak öğrenme imkanları sunmalılar. Açık havada oyun oynama oranındaki düşüşü ve çocukların bu açıdan mahrum kaldığı gelişim fırsatlarını unutmamak önemli.
Oyun oynama dengesizliğine en fazla etkisi olan 3 ögeye karşı yaz tatilinde de dikkatli olmak gerekir. Çocuklar okula gitmediği için ebeveynlerin onlarla daha fazla zaman geçirmesi, dışarda oldukları zamanlarda güvenlikleri için daha fazla gözetmeleri yani günlük hayat akışlarını çocukların yeni ihtiyaçlarına göre biraz gözden geçirmeleri gerekir. Buna yönelik bir planlama yapılmadığı durumlarda çocuklar yine dışarda zaman geçirmek yerine eve kapandıkları bir dönem geçirebilirler. Yaz tatili çocuklar için dijital dünyada geçirilebilecek ilave zaman anlamına da geliyor. Ebeveynlerin içeride ve açık alanda oynanan oyunlar ile ekran başında ve ekran dışında oynanan oyunlar arasında bir zaman dengesi kurabilmeleri için çocuklarına destek olması önemli. Son olarak, aileler yaz döneminde çocukların zaman programlarını aktivite açısından zenginleştirmek için onları çeşitli programlara kayıt ettirebiliyorlar. Bu planlı aktiviteler ve serbest zamanlar arasında da bir dengenin gözetilmesi gerekiyor.


Çocuklarının yaratıcı ve zeki olmasını isteyen aileler, pratikte bu isteklerine pek de uygun davranmıyorlar.  Zeka oyuncağı diye tanıtılan oyuncakların bile sınırları ve kuralları varsa, kurallarını çocuğun belirleyeceği ve sınırı hayalleri olan oyun ortamı nasıl yaratılabilir?

Zeka, soyutlama, öğrenme ve yeni durumlara uyma yeteneklerinin toplamı olarak tanımlanabilir. Yani bir çocuğun uyum becerilerini geliştirmesi, yeni koşullara karşı esneklik sağlaması, deneyimleyerek öğrenmesi için fırsat yaratılması önemli. Oyuncak elbette ki çocukların gerek el becerilerinin gerekse hayal dünyalarının gelişimi için faydalıdır. Ancak tek başına çocuk gelişiminin oyuncaklara emanet edilmesi düşünülemez. Çocukların aktif olarak öğrenmesi için deneyimlemesi ve kendi yaratıcılıklarını kullanması için özgür bir ortam sunulması önerilir. Çocuklar doğayı, doğada vakit geçirmeyi ve oynamayı seviyorlar. İşin özü, kurgulanmamış, kendi yaratıcılıklarını kullanacakları oyunlar oynamaları için onlara fırsatlar yaratın. Kurgulanmamış oyunlardan kastımız sınırlarını kendilerinin oluşturabileceği oyunlar ve kendi hayal güçleri ile şekillendirebilecekleri su, toplar, kil gibi malzemeler.

Hızla değişen ve çabuk tüketen bir çağdayız. Y kuşağını bile tam anlamadan Z kuşağından bahseder olduk. Teknolojiyi sıradan, basit eylem ve oyunları extrem olarak gören bir nesil mi bu? Siz nasıl yorumluyorsunuz?

Her çağı içinde bulunduğu gerçekliğe göre değerlendirmek gerekir. Son on yıl içerisinde dijital teknolojiler alanında yaşanan değişimin hızı muazzam. Teknoloji artık tam anlamıyla bireyin erişimine sunuldu ve hemen hemen herkesin elinde yaşam biçimini, insanlarla ilişki biçimini değiştiren bir akıllı cihaz var. Bu değişim tüm kuşaklara bir noktadan dokunuyor ama elbette en özgün etkileşimi bu yeni döneme doğan kuşakta görüyoruz. Dijitalin ana dilleri olduğu ve bu alandaki yaşam trendlerine yatkınlıklarının yüksek olduğu da bir gerçek. Ebeveynlere düşen de bir dengenin kurulması için gereken rehberliği sağlamak.

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Haberler
FACEBOOK YORUMLARI
ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR?

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..