Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.

En Centilmen Şampiyona!

En Centilmen Şampiyona!

 

Türkiye Satranç Federasyonu’nun düzenlediği 2009 Türkiye Yaş Grupları Şampiyonası 24 Ocak 1 Şubat tarihleri arasında Antalya Kemer’de yapıldı. Basın mensuplarının da davet edildiği şampiyona, 996 çocuğa ve ailelerine ev sahipliği yapan büyük bir organizasyondu.

Mart sayımızda şampiyonaya dair farklı detayları ve şampiyonada yarışan çocuklarla yaptığım görüşmelerin insana keyif veren tatlarını bulacaksınız. Ama ben bu organizasyonun ve yaşları 8-18 arası değişen çocukların üzerimde yarattığı etkiyi sizlerle paylaşmak için daha fazla beklemek istemedim. “Bu ülkede güzel şeyler de oluyor” dedirten manzaraları bir an önce yazayım dedim.

Kalabalık ailelerde yaşayanlar yada meslekleri gereği çocuklarla sürekli birlikte olanlar bilirler; bir ortamda çocuk sayısı arttıkça ses, hareket ve dağınıklılık artar. Bu sadece küçük çocuk grupları için değil, okul dönemi çocukları içinde geçerlidir. Şampiyonaya katılan çocuklar ağırlıklı olarak tam da bu yaşlardaydı. Ama otele adımımı attığım andan ayrılıncaya kadar geçen süre içinde gördüğüm; volümü yükselmeyen çocuk sesleri, hızlı ama nereye gittiğini iyi bilen minik adımlar ve arkadaş olmanın, aynı heyecanlara, mutluluk ve paylaşımlara sahip olmanın değerini bilen boyu küçük ama yüreği büyük bu çocukların parıldayan gözleriydi.

Yarıyıl tatilinin tamamını bir otelde, belli rutinlere uyarak satranca ayırmak… Sizce bir çocuğa bunu yaptıracak güç ne olabilir? Kazanma hırsı mı? Yoksa birincilik kürsüsüne çıkıp, objektiflere “işte ben kazandım, ben yaptım” mesajı veren bir yüzle gülümsemek mi? Hayır hiçbiri değil…

Bu çocukların hepsi her şeyden önce ve öncelikli arkadaş. Kimileri sıkı dost. Yarışmaya başlarken ve bitirirken mutlaka el sıkışıyorlar. Satranç masasında birbirlerinin rakibiler ama karşılaşmadan hemen sonra birlikte sohbet edip, yemeğe birlikte koşuyorlar. Aralarında herhangi bir kıskançlık gelişmiyor. “Kazanmak” adına çocukluklarını kaybetmiyorlar.

Satranç oynadıkça onun keyfine varıyorlar. Artık taşlar onlara oyunun kurallarını değil, yaşamın anlamını anlatmaya başlıyor. Bir amaç uğruna nelerin yapılabileceğini, küçük görülenlerin bazen büyük işler başarabildiğini ve tek başına yaşamda aslında bir değerimizin olmadığını… Bizi sevenler ve bizimle mücadele edenlerle bu dünyada mutlu olabileceğimizi…

Çocuklarınıza satranç öğretin. Bilmiyorsanız onunla birlikte siz de öğrenin. Satranç sadece bir oyun, beyin sporu değildir. İnsana sabırlı olmayı, hareketlerini kontrol etmeyi, karşısındakine saygı duymayı, saygı görmeyi, planlı olmayı, kazanmanın coşkusunu, kaybetmeyi olgunlukla karşılamanın erdemini öğretir. Yaşamda alternatifsiz kalmamayı, başlangıçta hesaplanamayan gelişmelere ayak uydurmayı, hatta gelişmeye yön vermeyi… Yaratıcılığı geliştirir. Beynin sınırlarını zorlar. Sıradanın dışına çıkıp, yeni bir şeyler yapmanın önemini kavratır. Satranç insan sevgisi aşılar. Tahammülü öğretir. Eleştiri alınca yılmamayı, eleştirirken yıkmamayı… Yani kısacası satranç yaşamı öğretir. Farklılıklara tahammül edebilmeye, hoşgörüye ihtiyacımızın olduğu bugünlerde bu çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var. 

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Haberler
FACEBOOK YORUMLARI
ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR?

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..