Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.

Demet Tuncer

Değerini Başkalarının Belirlemesine İzin Verme

Demet Tuncer ile Röportaj: Değerini Başkalarının Belirlemesine İzin Verme

Başarılı isimlerden olan Demet Tuncer’le ne yeni dizisini ne bir tiyatro oyununu ne de bir projesini konuşmak için buluştuk. Kendisinin çok daha farklı bir meşguliyeti var bu sıralar, o da  yedi aylık kızı Ayza. İsteyerek ve eşinin desteğini alarak anne olmanın keyifli ve çok doğal bir şey olduğunu belirten Demet Hanım, pozitifliliği ve güler yüzü ile iyi bir anne olduğunu hissettiriyor. Yaşamı, beklentileri ve kızı Ayza ile neler yaptıklarını konuştuk.   


Siz ekranlara çok yakışan ve pozitif birisiniz. "Kız anneye çeker" cümlesine de dayanarak Ayza'da pozitif bir bebek gördüğüm kadarıyla. Siz neler diyeceksiniz?
Şimdilik gördüğümüz kadarıyla Ayza çok huzurlu bir bebek. Pozitif mi negatif mi sanırım bu daha büyüdükçe ortaya çıkacak ama bardağın hep dolu tarafına ve dolu tarafından bakacağına inanıyorum. (Bu aralar genelde dolu herhangi bir şey görse yemeye çalışıyor ya o da ayrı mesele) Şimdilik çok güler yüzlü bir minik insan… Sabırlı, espirileri iyi karşılayan ve güleç bir kız. İnşallah hep böyle devam eder.

Kadın olmak bir sorumluluk, anne olmak ayrı bir sorumluluk isteyen bir durum. Siz üzerinizde ayrı bir baskı/sorumluluk hissettiniz mi?
Hayır, ben hiç öyle bir baskı hissetmedim. Aslına bakarsanız ben bu durumu düşünmedim bile. Sonuçta çok doğal bir durum ve “benim de bu süreçten geçmem çok normal” diye düşünmedim sanırım. Babam düğün gecemdeki kamera röportajinda “annelik” sorusuna; “Demet’in cok iyi bir anne olacağını düşünüyorum, çünkü Demet çok verici bir çocuk ve çok güzel seven bir çocuk” demişti. Hoşuma gitmediğini söyleyemem! Ama farkında değilmişim, belki de doğamda olduğundan farklılaştırmamışım. Ayrıca hiiiç öyle abartmaya gerek yok, isteyerek ve eşinizin desteğini alarak giriyorsanız bu yola çok da keyifli oluyor. Yeterki aileler çocuklarına “hadi hadi hadi” diye baskı yapmasın veya dış etkenler anne adaylarına; “Eyvah! Sen nasıl yapacaksın şimdi?” gibi şeyler söylemesin.

Ayza değişik bir isim. Kim koydu ismini? Anlamı nedir?
Ayza ismini çok yakın bir arkadaşımızın isim listesinden seçtik. Müjde bize beğendiği isimleri yolladı biz de seçerken “Ayza”’nın tınısını çok beğendik ve “aa ne güzel bir isimmiş, hiç duymadım” dedik. Sonra anlamı var mı diye araştırdık çünkü ben isimlerin manalarını taşıdığımıza inanırım. Araştırma sonucu da güzel çıktı, Ayza’nın iki anlamı var: Ay kadar güzel yüzlü kadın ve onurlu hükümdar demekmiş.

"Artık hamile kalsam fena olmaz" dediğiniz, 35'li yaşlarınızda Ayza'ya hamile kalmışsınız. Nasıl geçti bu süreç?
Hamilelik sürecim eşimin de sayesinde hem huzurlu hem de olabildiğince keyifli ve destekle geçti. Bunun yansımalarını da Ayza’da görüyoruz şimdi. Hamilelik sürecinin huzurlu veya huzursuz geçmesi bebeği çok etkilediğini düşünüyorum. Hamileliğim boyunca çok ılımlı, bol kahkahalı, sinirleri alınmış ve insanları birleştirici bir dönem geçirdim.

Doğumunuzu nasıl yaptınız?
Doktorum Figen ve ben normal doğum diye başladık yolculuğa ama Ayza hanım oyunumuzu bozdu. Sanırım içeride keyfi yerindeydi ve son haftada bile kanala girmedi, Rahim duvarı incelmedi. (Tabi, yediği önünde yemediği arkasında, yan gelip yatarak başka nerede bu rahatlığı bulur?) Bir de sağolsun büyük bir bebek oldu ve ben çok ödem toplamaya başladım. Ortalığı savaş alanına çevirmemek için sezaryene girdik.

Kızınızla vaktiniz nasıl geçiyor?
Kızımla vaktin nasıl geçtiğini ben bile anlayamıyorum. Aylar o kadar hızlı geçiyor ki… Ayza’yı ben hala 6 aylık oldu sanıyorum ama 7 ayı bitmiş 8’den gün almaya başlamışız… Ben hala orada kaldım. (Acaba büyüdükçe dertleri artar diyorlar diye, psikolojik olarak ben kızın yaşını mı küçültüyorum.) Ayza’yla olmak büyük keyif! Eşimle ben ona “Ayza TV” adını koyduk, her gün başka bir numara, inanılmaz bir yaradılış! Bakıp bakıp mucizeye inanamıyoruz. Milimetreler konuşurken şimdi karşımızda her gün büyüyen, gelişen bir “organizma”nın oturuyor olması mucize değil de ne?

Kız annesi olmak şanslı bir durum olsa gerek, kızlar için o kadar "cicili-bicili" kıyafetler varki... Siz en çok hangi renkleri tercih ediyorsunuz? Klasik kız rengi olan pembe ile aranız nasıl?
Sormayın, kıyafet olayına girmeyin bence! Derler ya bebeğin giydiği haram, yediği helal. Çok doğru! Yalnız tabi bu lafı deseler de ilk defa anne olunca insan bebeğin ihtiyacı ne olabilir bilemeden, görünüşleri, renkleri veya tatlılıkları için alıyor. Ben de kendi kendime şunu söyledim; “tamam Demet, stres yapma, ilk anneliğin, sen başkalarını değil, kendini dinle ve almak istiyorsan da abartmadan al! Hamileliğimden önce, hep eğer kız çocuğum olursa ASLAAA öyle pembe pembe dolaştırmayacağım onu derdim. İki dünya güzeli ve tatlısı kızı olan çok yakın arkadaşım Ursul’a elimde erkeğe kaçan renkler görünce inanamayıp ve dayanamayıp, “Demet, senin kızın oluyor hatırlatayım, elindeki erkek çocukları için biliyorsun değil mi?” demişti ben de “ben farklı olmasını istiyorum” demiştim ama ne yalan söyleyeyim Ayza’nın üzerine de aldığım renkler çok mu erkek kaçar diye içim içimi yiyip daha kız renkleriyle değiştirmiştim. İyi ki de yapmışım, daha bir “melekvari” oluyorlar. Ama erkek çocuğu sahibi arkadaşlarımın eskilerini giymeden de geri kalmıyoruz, çünkü kızımın hem şık, cicili-bicili hem de rahat spor olmasını istiyorum.

Modayla aranız nasıl? Anne-kız için özel aynı tip kıyafetler bazen çok şeker durabiliyor. Siz beğeniyor musunuz?
Hahahah hiç aklıma bile gelmedi desem! Aynı tip giyinen sevgililer veya karı-kocalar vardır. Dalton kardeşlerin son ikilileri gibi. Hep dalga geçmişizdir onlarla. Büyük konuşmayayım, belki ileride giyinebiliriz. Bayılıyorum bebek-çocuk kıyafetlerine, özellikle büyük insan kıyafetlerinin mini versiyonlarına! Öyle Barbie’lerle aram hiç yok. Çocuk şeyleri değil de bizim kıyafetlerimizin 1900 derecede yıkanıp çekmiş halleri süper oluyor.

Siz aynı zamanda hamilelik sürecinizde de çalışmaya devam etmişsiniz. Kaçıncı ayınızda dinlenme sürecine girdiniz?
Ben sekiz aydan sonra dinlenme sürecine girdim veya “bekleme” süreci de diyebiliriz. Bana son aylar sıcağın alnında Osmanlı’nın duraklama ve gerileme dönemi gibi gelse de… Arkadaşım bana hamilelikten bahsederken hep hamileliklerin son üç ayını yaz dönemine getirtmemeye çalıştıklarını anlatırdı. Şimdi ben planlamış gibi son üç ayımı Arabistan çöllerinde geçiriyordum… Artık beni hiç bir havayolu kabul etmiyordu, arabayla da uzun seyahat yasaktı. Anlayacağınız; ne uçabiliyordum ne de kaçabiliyordum! Klimanın altında kalakalmıştım, bir de o dönemde, başka zaman yokmus gibi evi organize etmeye başladık eşimle. Ayza doğduktan iki hafta sonra dublaj işi geldi ama zamanları tutturmaya imkan yoktu ve lohusalığım yavaş yavaş tavan yapmaya başlamıştı ve sonunda herkesin ruh sağlğı için beni üç ay rahat bırakmalarını istedim. İlk röportajımı 1,5 aylıkken yaptık ve ilk sahnemi üç ay sonra yapmıştım. Etrafımdaki, yanımdaki dostlarım, çalışma arkadaşlarım, ekibim çok destek oldular ve oluyorlar, o yüzden her süreç çok keyifli geçti. Ayza şimdi 9 ayını bitiriyor.

İlk anneler gününüzü de geride bıraktınız…
Hala “anne” olduğuma bile inanamıyorum. Ayza benim mi, benden mi çıktı hala garip bir duygu. Sadece süper bir duygu ama anneler günüm inşallah bir güne sıkışıp kalmaz ve her günü birbirimize değer vererek, değerimizi bilerek sağlıkla, huzurla yaşarız diyorum.

"Annemi, anne olunca anladım" cümlesini doğruladınız mı sizde?
 Hııımmm, sanırım bunu Ayza biraz daha büyüdüğünde daha net cevaplayabilirim. Annem benim kadar şanslı değilmiş o dönemde sanırım. Benim yanımda olan, bana yardımcı olan çok kişi vardı, annem, kayınvalidem ve bilhassa eşim. Annem gibi asla olamam biliyorum, çünkü o tek başına iki kız büyüttü ve kariyerine de devam etti. Hem kendi ailesine hem annesine hem bana hem işlere koştu. Hala da koşmaya devam ediyor! Onun tırnağı bile olamam ben! Doğruya doğru! Annem benim kalemdir. “Arkandayım sen hiç merak etme, bas git” der bazen ben kararsız olduğumda, onun bu cümlesi alamadığımız Viyana “Allah allaaaah” naralarıyla “Ben geldim Viyana seni yeneceğim” hissi verdirir. Bazen de o kadar yumuşaktır ki, marshmelowlar gibi kucağına gömülük bütün dünyayı unutabilirsiniz okşamalarıyla. Arkadaşlarımın arasında onun lakabı boşuna “Pamuk Panter” değil.

Bir annenin çantasında dışarı çıkarken olmazsa olmazları nelerdir?
Valla, şimdi ben Ayza’nın çantasında onun için gerekli olanları uzun bir yere gidiyorsak alıyorum yoksa daha küçük bir çanta hazırlıyorum. Pişik kreminden tutun da dişleri için kremine kadar her şey var. Baktığınızda ekstra kıyafetler, ekstra emzik, bez, tülbent, yemeği, sevdiği oyuncağı, battaniyesi, uzun bir yere gidiyorsak uyurken kullanacağı yastığı (bizimki yastığını yüzüne kapatarak uyuyor da. İlk gördüğümüzde Çağrı’yla çok korkmuştuk, eyvah boğulacak diye ama şimdi uykusu geldiğinde direk yastığını yüzüne bastırıyor ve biz “hah tamam şimdi uyur”diyoruz.

Kızınıza yıllar sonra okuduğunda hatıra kalması için, ona özel bir mektup gibi kısa bir yazı yazmanızı istesem sizden...
Birbirini çok seven, çok iyi iki dostun uzun yıllar sonra arkadaşlığından sen yanımıza katıldın. Sevgiyle istedik, heyecanla bekledik. Hayatın; isminin anlamları gibi sana ve insanlara güç versin. Kendine ve sevdiklerine bir dolunay gibi ışık tut, ruhlarını aydınlat, sende huzur bulsunlar. Saygı duyulan bir hükümdar gibi sabırlı ol, bağışlayıcı ve birleştirici ol. Hep dinle, sonra konuş, hayatta prensiplerin olsun ama düşünülmüş, kesin prensiplerin olsun ve onları koru. Empati, merhamet ve vefa duygun hiç eksilmesin. İnsanlar seninle olmadıkları zaman bile senin rahatlatıcı gülüşünü düşünüp huzur bulsunlar, güç bulsunlar. Gözlerin öyle anlamlı baksın ki, sana bakan içinde kaybolup gitsin. Hayır demesini çok iyi bil ama dozunda kullan. İnsanlara yaptıkları yanlışları söyle, dostlarına daha da önce söyle, zira insanlar hata yapabilirler ve konuşarak anlaşırlar. Aynı hatayı tekrarlamalarına izin verme. Eğer iç güdün yapma diyorsa, yapma! Sevme diyorsa sevme! Güvenme diyorsa güvenme! İnsanları başkalarının gözlerinden ve ağzından değil, kendi gözlemlerinle tanımayı bil. Aile büyüklerini sıkılsanda dinle. Bizlerin söyleyecekleri çok aydınlatıcı şeyler olabilir. Kimse seni bizden daha fazla düşünemez. Bizim tecrübelerimize kulak ver. Her şey bir kenara, şansın bol, sağlığın bol olsun. Çok sev, çok sevil, değerini başkalarının belirlemesine izin verme, sen kendi değerini ortaya koy ve sahip çık. Arkana bakmadan yürümeyi bil ama özür dilemek için geri dönmeyi de.

Röportaj: Aslıhan Gündüz

Fotoğraf: Efsane Ersan

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Ropörtajlar
FACEBOOK YORUMLARI
YORUMLAR

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..