Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.
Sıcak Havalarda Rahat Bir Uyku Uyumanın İpuçları
Sıcak Havalarda Rahat Bir Uyku Uyumanın İpuçları
Havuzlardaki hijyenik olmayan su göze zarar veriyor
Havuzlardaki hijyenik olmayan su göze zarar veriyor

Güneşin Vücudunuzda Yarattığı Hasarın Farkında Mısınız?

Güneşin Vücudunuzda Yarattığı Hasarın Farkında Mısınız?

 

Deniz, kumsal ve güneş tatilin vazgeçilmezleri arasında yerini alıyor. Yıl boyunca sabırsızca beklediğimiz kısıtlı  tatil döneminde denizden ve güneşten mümkün olduğunca yararlanmaya çalışırız. Ancak her şeyin fazlası zararlı olduğu gibi güneşin de fazlası bedenimize ve cildimize ciddi zararlar verebilir. Anti-oksidanlar ve Serbest Radikaller Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yaman Er güneşin cildimize verdiği zararları ve nasıl korunabileceğimizi anlatıyor.

Eskiden güneşlenmek sağlık kaynağı olarak düşünülüyordu. Ancak modern araştırmaların verdiği bilgiler, güneş ışınlarına fazla maruz kalındığında fayda yerine zarar verdiğini ortaya çıkardı. Çünkü güneş ışını deriye çarptığında deri hücrelerinde gözle görünen ya da görünmeyen kalıcı hasarlara yol açıyor. UV-A, UV-B, UV-C ışınlarından oluşan güneş ışınları derinin üst ve alt tabakalarına etki ederek çeşitli değişimlere neden oluyor. UV ışınlarından UV-A yıl boyunca mevsimlere bağlı olmadan bizi etkilerken, UV-B ışınları özellikle yaz aylarında ve yüksek rakımlı bölgelerde etkisini gösteriyor.

Güneş ışınlarının verdiği zararlar

Zararlı UV ışınlarının verdiği zararların başında: deride incelme, cilt esnekliğinin bozulması, kuruluk, renk değişikliği, kılcal damarların belirginleşmesi, ışığa bağlı yaşlanma ve deri kanserinin oluşma riskini artırması gelir.

Bunların dışında diğer zararları şöyle sıralanabilir:

  • Bağışıklık sistemi baskılanması, 
  • Işığa duyarlı cilt hastalıklarının alevlenmesi,
  • Kırışıklık ve leke oluşumu
  • Gözde katarakt oluşumu

UV ışınları ve kanser oluşumu

UV ışınlarının DNA hasarına yol açması nedeniyle cilt kanseri daha çok uzun süre güneş ışınlarına maruz kalan kişilerde görülüyor. DNA hasarlarının bir bölümü vücut tarafından onarılabilirken, bir kısmı da onarılamayarak kalıcı oluyor. İşte yaşlanma, kırışıklıklar, cilt lekeleri ve cilt kanseri gelişimi de burada başlıyor.

UV ışınlarının oluşturduğu zararlar cilt tipine göre farklılık gösteriyor. Özellikle açık tenli kişiler bu zararlı etkilerden daha fazla etkileniyorlar. 

Hangi belirtilerde uzmana başvurmalı?

Cilt kanseri şüphesi uyandıran ve uzmana başvurmayı gerektiren en önemli belirtiler:

  • 3 - 4 hafta içinde iyileşmeyen yaralar
  • Kaşınan kabuklanan, kanayan leke ve yaralar
  • Büyüklüğü, kalınlığı, yapısı değişken, kenarı düzensiz benler
  • Rengi çok kısa koyulaşan, büyüyen ve üzeri pürüzlü benler (dilerseniz metni uzatmamak için bu bölümü çıkarabiliriz)

Güneşten korunmak için ne yapmalı?

Güneşin zararlı ışınlarına karşı alınabilecek başlıca önlemler şöyle:

  • UV ışınların en şiddetli olduğu öğlen saatlerinde dışarı çıkmamaya özen göstermek
  • Şemsiye, şapka kullanmak
  • Açık renk kıyafetler tercih etmek
  • Cilt tipine uygun koruma faktörü içeren ürünler kullanmak. Çocuklarda cilt tipine bakmasızın yüksek koruma faktörlü ürünler kullanmak gerekir. DİKKAT! Güneşten koruyan ürünler, güneşin verdiği zararları tamir edemezler. Islanıp akmadan önce, sürüldükleri yeri bir örtü gibi güneşten korurlar. Güneşe çıkmadan yarım saat önce uygulanmalıdırlar. 

 Güneşin yol açtığı DNA hasarını onarmak için ne yapılabilir?

Vücudun doğal DNA onarıcı sistemi yoğun güneş hasarının onarılmasında yetersiz kaldığı için foto-yaşlanma ortaya çıkar. Bu hasarın onarılmasında en etkili yöntem: içinde karboksi alkil ester bulunan ve DNA onarımını destekleyen ürünler kullanmaktır. Karboksi alkil ester içeren ürünler, cilt hücrelerindeki DNA tamir işlemine çok etkin biçimde yardım edebildiği gibi UV hasarlarının onarımını anlamlı şekilde artırdığı gösterilmiştir. Ayrıca karboksi alkil ester içeren ürünlerle güneş yanığının ciltteki etkisi ve güneşe bağlı kızarıklık, su toplaması, ağrı oluşumunda azalma meydana geldiği de kanıtlanmıştır.  

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Haberler
FACEBOOK YORUMLARI
ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR?

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..