Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.
Çocuğunuz Hastalanmadan Alabileceğiniz Önlemler
Çocuğunuz Hastalanmadan Alabileceğiniz Önlemler
Böcek, Arı, Kene Isırması-3: Çocuğunuzu Böcek Isırırsa...
Böcek, Arı, Kene Isırması-3: Çocuğunuzu Böcek Isırırsa...

Besin ve İlaç Alerjileri Çocuklarda Artış Gösteriyor

Besin ve İlaç Alerjileri  Çocuklarda Artış Gösteriyor

Türkiye genelinde 1248 çocuk üzerinde yapılan “Çocuklarda Besin Alerjileri Araştırması”nın sonuçları Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği tarafından geçen ay açıklandı. Bu araştırmaya göre özellikle 2000’li yıllardan itibaren çocuklarda görülen besin alerjileri sayısında artış var. bu artışın nedenleri ve çocuklarda görülen alerjiler hakkında Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, İmmünoloji Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasibe Artaç’tan bilgiler aldık.

Son yıllarda çocuklarda görülen alerji vakalarının artış gösterdiği söyleniyor.  Bunun nedeni çevresel faktörler mi yoksa aileler bu konuda daha mı bilinçli hareket ediyor?

Alerjik hastalıklar, genetik olarak ailesel yatkınlığı olan bireylerde çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan hastalıklardır. Son yıllarda alerjik hastalıklar olan astım, alerjik rinit (saman nezlesi) ve özellikle de besin alerjileri sıklığında artış gözlenmektedir.

Özellikle 1960’lı yıllardan itibaren bu artış önce astım gibi solunum yolu alerjilerinde, 2000’li yıllardan itibaren de besin ve ilaç alerjilerinde gözle görülür boyutta artıyor. Bunun nedenini sadece ailelerin daha farkında olması ve sağlık hizmetlerine daha fazla ulaşımı ile açıklamak mümkün değil.

1960’lı yıllardan sonra hayatımıza pek çok kimyasal madde girdi. Başta çamaşır ve bulaşık deterjanları olmak üzere kimyasalların ve besinlerin raf ömrünü uzatan katkı maddelerinin, vücudumuzun en önemli savunma hattı olan epitel bariyerlerimizde hasar bıraktığına dair araştırmalar mevcut.

Ayrıca kırsaldan kentsel yaşama geçiş, hayatımızda pek çok değişikliği de beraberinde getirdi.
• Çevremizdeki mikrobiyotanın değişmesi,
• Antibiyotik kullanımda artış,
• Bebeğin anne karnından itibaren hava kirliliğine ve sigaraya maruziyeti de alerjik hastalıkların gelişiminde rol oynamaktadır. Anne sütünün ise alerjik hastalık gelişimine karşı bebeği koruduğu gösterilmiştir.

0-3 yaş döneminde en sık besin alerjileri mi yaşanıyor? Nedeni nedir? Hangi belirtilerle kendini belli eder?

İlk 3 yaşta en fazla görülen alerjiler, besin alerjileridir. Vücudun ilk savunma hattı olan deri, mide-barsak sistemi ve solunum sistemindeki epitel bariyerlerin yeni gelişmekte olması ve bağışıklık sistemi yanıtlarının olgunlaşmaması nedeniyle ilk 3 yaşta besin alerjileri daha fazla görülmektedir.

Besin alerjisi belirtileri, alerjik besinin alımından sonraki 2 saat içinde olabildiği gibi, 2-3 gün, hatta bir hafta sonra bile görülebilmektedir. Genellikle besin alımını takiben ilk 2 saatte ortaya çıkan belirtiler daha ciddidir. Özellikle deri, mide-barsak sistemi olmak üzere pek çok sistemi etkileyebilir.

Bebeklerdeki besin alerjisinin vücutta birçok belirtisi olabilir. Bu belirtiler;
• Mukuslu-kanlı dışkılama,
• Kusma,
• Karın ağrısı,
• Kabızlık,
• İshal,
• Tedaviye dirençli pişik,
• Emme reddi,
• Bunlara bağlı olarak kilo almada duraklama gibi mide bağırsak sistemi ile ilişkili olabileceği gibi,
• Egzama,
• Kurdeşen,
• Nezle bulguları,
• Gözkapağı ve dudaklarda şişme,
• Nefes darlığı,
• Hatta alerjik şok şeklinde de olabilir.

Ek gıda dönemine başlarken alerjik reaksiyonlara karşı nelere dikkat etmeli?

Anne sütü ilk 4-6 ay bebeğin gereksinimlerini bütünüyle karşılar. Ancak 6 aydan sonraki dönemde anne sütüne ilave olarak tamamlayıcı besinlere yani ek gıdalara başlamak gerekir. 
Ek besinler küçük ve giderek artan dozlarda teker teker beslenmeye eklenmelidirler. Çocuğunuzun alerjik reaksiyonu olup olmadığını belirlemek için tekli gıdalarla başlangıç yapılması, birkaç günde bir yenilerinin eklenerek devam edilmesi önerilir.

İlk olarak patates, havuç gibi sebzeler ve elma, armut gibi alerjik potansiyeli düşük meyveler tercih edilmelidir. İnek sütü alerjisi yoksa en önemli probiyotiklerden biri olan yoğurt ek besin olarak eklenebilir.

Herhangi bir reaksiyon durumunda farkındalık ve erken müdahale açısından yeni eklenen besinlerin gündüz başlanması tavsiye edilir.

Besin alerjisi gelişimi için risk faktörleri olan bebekler; ebeveynlerinden birinde alerjik hastalık olan veya kendisinde egzama olan bebekler olarak tanımlanmıştır.

Bilinen bir gıdaya alerjisi veya alerjik hastalığı olan bir bebekte tamamlayıcı beslenmeye başlamadan hemen önce bir alerji uzmanından destek alması önerilir.

Yüksek derecede alerjik gıdalarda ilk tadım kreşte veya restoranda değil evde verilebilir. Belirli bir reaksiyon yoksa gıda kademeli olarak artan miktarlarda verilir.

Besin alerjisine hemen her besin neden olabilirse de, en sık neden olan besinler süt, yumurta, buğday, kuruyemişler, soya, kuru baklagiller, susam, balık ve kabuklu deniz ürünleridir. Bu nedenle yüksek alerji geliştirme riski olan besinler bebeğin beslenmesine eklenirken daha dikkatli olunmalıdır.

Gereksiz, aşırı ve uzun süreli diyet yapılması durumunda bebeğin büyümesi ve kilo alımı olumsuz etkilenecektir. O yüzden bebeğin verdiği tepkilerin bir doktor tarafından değerlendirilerek alerjik reaksiyon olup olmadığına karar verilmelidir.

Evlerde çocuklar için alerji yaratabilecek noktalar bulunur mu?

Ev ortamında alerji oluşturabilecek nefes yoluyla alınan alerjenler; akar, küf, hayvan epitelleri ve hamam böceğidir.

Ev tozu akarları 10-24 mikron boyutlarında gözle görülemeyen eklem bacaklı küçük canlılardır. Özellikle sıcak ve nemli ortamları çok sever ve hızla çoğalırlar. Astımlı ve alerjik rinitli hastalarda hastalığın ortaya çıkmasına neden olup kontrol altına alınmasını da güçleştirebilirler.

Evin havalandırılması, evdeki nemin azaltılması, buhar makinesi kullanılmaması, yatak çarşafları ve yastık kılıflarının haftada bir yıkanması en önemli azaltıcı önlemlerdendir.

Ev tozu akarları her türlü kumaş türünde yaşayabilirler. Bu yüzden özellikle çocuğun yattığı odada özellikle peluş oyuncakların yatak odasında bulunmaması, kitaplık ve eşyanın azaltılması; kalın kumaşlı perde, halı, mobilyanın kaldırılması, maruziyetin azaltılması açısından çok önemlidir.
Ev ortamında en önemli alerjenlerden bir diğeri küf mantarlarıdır. Büyümek için uygun sıcaklık ve neme ihtiyaç duyarlar. Nemi azaltmak için ıslak zeminlerin ve küflü bölgelerin temizlenmesi, evin havalandırılması, çöpün mutfakta uzun süre bulundurulmaması, yemek artıklarının uzun süre ortada bırakılmaması, eski eşyaların uzaklaştırılması, büyük saksı çiçeklerinin evden uzaklaştırılması, buhar makinesinin kullanılmaması önemlidir.

Evcil hayvanlar da alerjen olabilirler. En sık alerjiye neden olanlar kedi ve köpeklerdir. Her türlü evcil hayvan yatak odasından uzak tutulmalıdır.

En önemli hayvan alerjeni kaynağı halı, kanepe ve yataklardır. Halılar azaltılmalı ve kanepeler temizlenmelidir.

Evcil hayvan haftada 2 defa ve alerjisi olmayan kişiler tarafından yıkanmalıdır. Bununla birlikte kişinin alerjik şikayetleri kontrol altına alınamıyorsa en iyi çözüm evcil hayvanı uzaklaştırmaktır. Uzaklaştırılamıyorsa seçilmiş olgularda alerjen aşı tedavisi konusunda değerlendirme yapmak gerekir. Evcil hayvan uzaklaştırılsa bile tüyleri havada asılı, kanepe ve kıyafetlere yapışmış olacağından 6 ay kadar ortamda kalıp maruziyet devam edebilir.

Alerji tanısı nasıl konuluyor ve nasıl bir tedavi yolu izleniyor?

Besin alerjisi tanısı ve yönetimi; deneyim ve hasta-doktor işbirliği gerektiren bir süreçtir. Yanlış tanı konulması hastalara gereksiz diyet uygulanmasına, kilo kaybına neden olurken tanı konulamaması hayatı tehdit eden durumlara yol açabilir.
Tanıda ayrıntılı bir öykü alınması en önemli basamaktır. Öyküde;
• Tüketilen besinin alımından sonra belirtilerin ortaya çıkış zamanı,
• Besin içeriği ve miktarı,
• Benzer reaksiyonun daha önce olup olmadığı,
• Özellikle deri bulgularının fotoğrafları sorgulanır.

Fizik muayene bulgularının iyi değerlendirilmesi, laboratuvar testleri ve gerekli durumlarda besin yükleme testleri ile birlikte tanı netleştirilir. Bulgulara göre sorumlu olabilecek besinlerle alerji prick deri testleri yapılır.

Bu testlerde bebeğin yaşı küçüldükçe yalancı pozitif saptama ihtimali artacağı için test pozitif olması durumunda kan testleri olan spesifik IgE ölçümleri ile pozitifliklerin doğrulanması önerilir.
Şüpheli besinin diyetten uzaklaştırılması ve ardından yapılan yükleme testleri de bu konuda deneyimli alerji klinikleri tarafından yapılır. Besin yükleme testleri besin alerjisi tanısının konulmasında “altın standart yöntem” olarak kabul edilir.

Eğer hastada besin alımını takiben anafilaksi dediğimiz hayatı tehdit eden nefes darlığı ve tansiyon düşüklüğü gibi bulgular varsa besin yükleme testi kesinlikle yapılmaz. Besin ile ilgili alerjik reaksiyonun anafilaksi olup olmadığı konusunda mutlaka doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Besin alerji tanısı konulan hastada alerjik besinin diyetten uzaklaştırılması en önemli tedavidir.
Besin ile ilişkili ilk 2 saat içinde gelişen ani reaksiyonlarda alerjik şok (anafilaksi) tanısı konulan hastalara adrenalin oto-enjektör reçete edilmeli ve kullanımı öğretilmelidir. Reaksiyonun şiddetine ve laboratuvar testlerine göre önce ilgili besinin diyetten çıkarılması ve sonrasında tolerans gelişimini sağlamak yani zamanla ilgili besinin azar azar ve artan dozlarda vererek bağışıklık sistemini ilgili besine karşı duyarsızlaştırmak için immünoterapi uygulanabilir.

İnek sütü alerjilerinin %90’ı 1 yaşa kadar düzelir. Hastayı takip ederken kime, ne zaman, ne kadar süreyle diyet yapılacağına alerji hekimi karar vermelidir. Uzun süreli ve gereksiz diyet uygulanması çocuğun büyüme, gelişme ve bilişsel fonksiyonlarını etkileyeceği için dikkatli olunmalıdır. İnek sütü alerjisi olup diyet yapılması gereken durumlarda anne sütü yetmiyorsa inek sütü içermeyen mamalarla beslenmenin kısa süreli desteklenmesi sağlanabilir.

Besin alerjilerinde aileyi ve bireyi bilgilendirmek çok önemlidir. Anafilaksi geçirenlerde acil durumlarda adrenalin otomatik enjektör kullanımı konusunda eğitim verilmelidir.

İşlenmiş, dondurulmuş ve paketlenmiş gıdalar gizli besin proteinlerini içerebileceğinden alışveriş sırasında besin içerikleri ve etiketleri dikkatle okunmalıdır.

Balık alerjilerinde balık kızartılan tavadaki patates kızartması ile bile anafilaksi olguları bildirilmiştir.

Alerjisi olan besinin çeşidine göre aileler de karşılaşabilecekleri ortamlarla ilgili farkındalık oluşturulmalıdır.
 

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Haberler
FACEBOOK YORUMLARI
ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR?

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..