Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.

Disiplin ve Kararlılık

Disiplin ve Kararlılık

Çocuğun çevresiyle uyum içinde yaşaması ve toplumsal kurallara aykırı hareket etmemesi sağlanmalıdır. Bu sürekli yanında birilerinin yol göstericiliğiyle değil, zamanla oluşacak iç kontrol mekanizmasının geliştirilmesiyle mümkün olabilir. Yani çocuğun dürtüsel davranışlarını, başkalarının yardımı ve deneticiliği olmadan kendi kendini kontrol edebilmeyi öğrenmesidir.

Çocuklar, içgüdüsel olarak akıllarına gelen her şeyi yaparlar, kural ve sınırlar tanımazlar. Davranışlarına sınır konulduğunda öfkelenirler, karşı çıkarlar; fakat zamanla ve sabırla çocuklara sınır ve sorumluluklarını öğretmek mümkündür.

Disiplinli mükemmel bir çocuk yetiştirmek anlamına gelmemelidir. Çocuk çocuktur, yaramazlık onun en büyük eğlencesidir. Zararsız birçok yaramazlığı görmezlikten gelinmeli ve çocuktan yaşının üstünde davranış beklenmemelidir. Çocuktan yaşının üzerinde olgunluk beklemek, benlik saygısını zedelemekten başka işe yaramaz. 

Olumlu bir disiplinin temeli, çocuk ile ebeveyni arasında kurulan sevgiye dayalı olumlu bir ilişkiyle atılabilir. Sevgi ve güven olmadan çocuğa olumlu davranış kazandırmak olanaksızdır. Belirlenecek kural ve konulacak sınırlarda kararlı ve tutarlı olunmalıdır. Annenin çok keyifli olduğu bir günde anne çocuğun etrafı kirletmesine ve dağıtmasına ses çıkarmıyorsa, öfkeli olduğu başka bir gün çocuğa tepki gösteriyorsa, çocuk neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğrenemez. Çocukların belli davranış kalıplarını öğrenmeleri, ancak tutarlı ve kararlı bir tutum sonucu olabilir. Çocuğun ısrarlarına ve inadına yenik düşülmemelidir. Bazı anne babalar, çocuklarının bazı davranışları ve istekleri için önce, “Hayır” derler, çocuk biraz ısrar edince, “Evet” demek zorunda kalırlar. Bu son derece yanlış bir tutumdur. Anne baba, birkaç defa çocuğun istek ve davranışlarına kararlılıkla, “Hayır” derse ve çocuğun bütün ısrarlarına rağmen tutumunda kararlı olursa, çocuk ısrar etme huyundan vazgeçer.

Çocuk eğitim sürecinde ahlâk dersi vermekten kaçınılmalıdır; çünkü okul öncesi dönemdeki çocuklar ile özel eğitim gerektiren çocuklar ahlâki değerleri soyut olarak algılama becerisine sahip olmazlar. Sürekli ahlak dersi vermek çocukta suçluluk duygusuna yol açar. Birçok anne baba, her gün aynı öğütleri defalarca tekrar eder. Öyle ki, çocuk bir hata yaptığında, anne daha ağzını açmadan çocuk annesinin ne söyleyeceğini bilir.  Çocuğa söylenecek şeyler kısa, net ve öz cümlelerden oluşmalıdır. Çocuğun dikkat süresi kısa olduğu için anlamayabilir, ayrıca uzun cümleler, çabuk sıkılmasına yol açar. Çocuğun dışarıda öğrendiği bazı kötü söz veya davranışlar karşısında anne baba hayretler içine kalırsa ve sert tepkiler verirse, bu olumsuz davranışlar kalıcı olabilir. Oysa duymazlıktan gelinirse ve önemsenmezse, çocuk kötü sözler kullanmayabilir ve olumsuz davranışlarından kurtulabilir.

Kimi anne bana geleceğe ilişkin bazı davranışları tekrar etmemesi için çocuktan söz vermesini ister. Örneğin, “Bir daha arkadaşlarını üzmeyeceğine ve oyunlarını bozmayacağına dair söz ver,” denilir; çocuk da “Söz bir daha yapmayacağım,” der. Ancak bir süre sonra çocuk aynı davranışı tekrar eder. Bu nedenle geleceğe ilişkin söz istemek de kalıcı davranış değişikliğine yol açmaz.

Bazı davranışlar da rüşvet karşılığında yaptırılmamalıdır. Örneğin, “Yerleri kirletmezsen akşam sana dondurma alacağım,” diye rüşvet teklif edilmemelidir. Bazı durumlarda birden fazla seçenek sunulmalıdır. Ev ortamı çocuğun isteklerine cevap verecek biçimde düzenlenmelidir.

Çocuk, daima bugünü yaşar; dünü çoktan unutmuştur, gelecek ise umurunda değildir. Onun için her şey yaşadığı anda vardır. Geçmiş ile ilgili bir muhasebe yapmaz, geçmişte yapılan hatalardan ders alma gibi durumu da yoktur. Pişmanlık, yetişkinlere özgü bir duygudur. Çocuk gelecekle ilgili sahici planlar yapma gereği duymaz. Bir hafta sonra yapmayı amaçladığı şeyleri bir gün sonra unutur. Bu nedenle uzun vadeli sözler verilmemeli veya ileriye dönük bazı konularda söz vermesi istenmemelidir. Ceza veya ödüller sıcağı sıcağına verilmelidir. Sonra uygulanan cezanın etkisi olmaz ve sonra verilen ödülün de yapıcılığı kalmaz.

 

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Haberler
FACEBOOK YORUMLARI
ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR?

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..