Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.

Begüm Yücel

“Herkesin yolu ve yolculuğu kendisine özel… Kimse kimseyi farklılıklarından, düşüncelerinden, arkadaşlarından ya da zevklerinden dolayı yargılamamalı.”

Begüm Yücel ile Röportaj: “Herkesin yolu ve yolculuğu kendisine özel… Kimse kimseyi farklılıklarından, düşüncelerinden, arkadaşlarından ya da zevklerinden dolayı yargılamamalı.”

Begüm Yücel hem iş dünyasında hem de sosyal medyada tanınan, takip edilen bir isim. Başarılı çalışmalarına şimdi bir çocuk kitabı da ekledi. “ Benim yolum, benim yolculuğum” adlı kitabın kahramanı ise oğlu Kaplan. Onun özelinde her çocuğun nasıl ayrı bir dünya olduğunu, kendi yolunu nasıl çizebileceğini görüyoruz. İki oğlu olan Begüm Yücel, cinsiyet eşitliğine de oldukça önem veriyor, bu yüzden de kitaptan elde edilecek tüm gelir SEY Vakfı aracılığıyla kız çocuklarının eğitimi için kullanılacak. 

“Benim yolum, benim yolculuğum” Kaplan’ın hikayesini anlatıyor. Çocuklar bu hikayede nasıl bir çocukla tanışacaklar?

Bu hikayede sıra dışı bir çocukla karşılaşacaklarını söyleyebilirim. Kendine güvenen, ne istediğini bilen bir ana karakterimiz var. Kimseyi kararlarından dolayı yargılamıyor, farklılıkları önemsemiyor. Hiçbir olaya kötü yaklaşmıyor, aksine var olan durumu nasıl keyifli bir hale getirebilirim sorusunun yanıtını arıyor. Klasik yetiştirilen bir çocuktan farklı olarak, sevdiği renkler, hobileri bile bambaşka. En büyük zevki, anneannesi ile futbol maçı izlemek, dedesi ile kurabiye yapmak! Kitabı okuyanlar cinsiyet eşitliğinin önemini; hareketleri, söylemleri ve fikirleri ile anlatan bir ana karakterle karşılaşacaklar. Bu yolculukta herkes farklı, çıktıkları yol ise rengarenk!

Kitabın merkezinde hayat teması var. Bir çocuk için hayat nedir sizce? O hayatı nasıl algılar?
Büyüklerden bambaşka baktıkları bir gerçek… Aslında doğuştan sıfır bir beyinle doğuyorlar. Onların hayat algısını bizler, ebeveynler şekillendiriyoruz. Söylemlerimizle, davranışlarımızla, olaylara bakış açımızla biz belirliyoruz. Çocuk nasıl bir evde yaşıyorsa, anne- baba ile ilişkisi nasılsa hayatı şekillendirmeye oradan başlıyor kesinlikle. Çocuk gözünden bakınca, hayat onlar için bir oyun aslında. Sürekli seninle ilgilenen, gözünün içine bakan insanlar var. Ama büyüdükçe hayat algıları da şekilleniyor. Hayatlarını doğru şekillendirme noktasında da bizlere büyük görev düşüyor.


Kitabın adını ilk duyduğumda, “Yetişkinlere yönelik kişisel gelişim kitabı mı acaba?” diye düşündüm. Bir çocuk kitabı başlığı için ilginç ve iddialı bir seçim diye düşünüyorum. Seçimi neye göre yaptınız?

Aslında kitabın adı tam olarak anlatıyor kendisini. “Benim yolum, benim yolculuğum”. Fikirler, kararlar özgür olmalı. Ama maalesef belli başlı, artık kalıplaşmış dayatmalar nedeni ile bu özgürlüğü tam yaşayamıyoruz. Ne gibi diyecek olursanız; en klasik örnekle, kız çocuklar pembe giyer, bebekle oynar. Eğer bir kız çocuk bebek yerine araba ile oynarsa, “Aaa erkek misin sen?” tepkisi ile karşılaşıyor. Ya da bir erkek çocuk neden evi temizlemeye yardım edince yadırganıyor?  Kitabın adında da yazdığı gibi, herkesin yolu ve yolculuğu kendisine özel halbuki… Dayatmalardan kurtulmuş, kalıplardan arınmış olmalı. Kimse kimseyi farklılıklarından, düşüncelerinden, arkadaşlarından ya da zevklerinden dolayı yargılamamalı. Bu anlamda, evet bu kitap çocuk kitabı ama büyüklerde okuduklarında kendilerinden bir şeyler bulabilirler.

Sizi bir çocuk kitabı yazmaya motive eden güç neydi?

Kaplan’ın ta kendisi... Çünkü çok başka bir çocuk… 5 yaşında ama bazen öyle olaylara, öyle tepkiler veriyor ki, görmeniz lazım! Çok pozitif, çok saygılı, çok sosyal… Hayranlıkla izlerken buluyorum kendimi bazen. Ve bir gün aklıma geldi, madem ben bu kadar hayranım duruşuna, bunu satırlara dökmeliyim diye düşündüm. Kitap evet Kaplan’ın hikayesi ama cinsiyet eşitliğine vurgu yaptığım bir hikaye olduğunu söyleyebilirim.

Fırsat eşitliğine önem veriyorsunuz ki vakfın çalışmaları da bunu kapsıyor. Kitapta bu konuya da vurgu var mı?

Tabii ki var. Bu kitapta müthiş bir yol arkadaşlığı var. Arkadaşlarını asla geri planda bırakmayan, hep kol kola geçmiş bir hikayeden bahsediyorum. Tüm çocuklar hep birlikte kah saklambaç oynuyorlar kah tiyatroya gidiyorlar. Kimse kimseden üstün değil ve tüm karakterler eşit haklara sahip.  Zaten esas anlatmak istediğimiz de bu ya... Herkesin kararları, yolu kendine özel ama fırsat eşitliği söz konusu olduğunda tüm karakterler aynı gemide. Değişmeyen tek kural, birbirine saygı. Gerçek hayatta da bu böyle değil midir zaten?

Biraz da kitaptan elde edilecek gelirin değerlendirilmesinden bahsedebilir misiniz?

Kitabı SEY Vakfı’nın ve Okuryazar Yayınevi’nin internet sitesinde satıyoruz. Kitabın satışından elde edilen gelirin tamamı, kız çocuklarının eğitimi için kullanılıyor. Ben bu konuya çok önem veriyorum. Çünkü eğer çocuklarımızı daha küçük yaştayken doğru bir şekilde eğitebilir, doğruları öğretebilirsek işte o zaman bambaşka bir geleceği inşa etmiş oluyoruz.

Günümüzde maalesef cinsiyet eşitsizliği, fırsat eşitsizliği hayatın her alanında kendisini gösteriyor. Bunun zengini, yoksulu, bölge ayrımı da yok. Çok büyük bir plazada çalışan da maruz kalabiliyor bu eşitsizliklere, Anadolu’nun bir başka kentinde yaşayan da. Bunu düzeltebileceğimiz en temel alan, eğitim. Her çocuk iyi bir eğitim alabilmeli, hayata farklı bakabilmeli. İşte bu nedenle kitabın satışından elde edilen geliri kız çocuklarının eğitimi için kullanmaya karar verdim.
 

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Ropörtajlar
FACEBOOK YORUMLARI
YORUMLAR

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..