Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.

Selda Hasret Arslan

Anne Olmadan Asla Demeyin!

Selda Hasret Arslan ile Röportaj: Anne Olmadan Asla Demeyin!

Aranızda kendisini televizyondan,  annelerin merak ettiklerinin cevaplarını uzmanlardan aldığı “Ben Anneyim” programıyla tanıyor olanlar vardır ama biz istedik ki bir de kimdir, neler yapar, bu zamana kadar nasıl yollardan geçmiş, anne olunca hayatı hangi yöne kaymış konuşalım.

Seni çoğumuz bir anda “Ben Anneyim” televizyon programınla ekranlardan tanıdık ama aslında durum hiç de bir anlık değilmiş meğer. Öncesini anlatır mısın?

İlkokul 5. sınıfta bir şiir yarışmasına katıldım, okulumuz il birincisi oldu, radyoculuğun en parlak yılları. Şimdi mesamesi bile okunmayan yerel bir radyoya konuk olduk. On üç yaşımdayım, program bitti, radyonun müdürü “Radyomuzda çocuk programı sunar mısın?”  dedi ve benim maceram başlamış oldu. Altı sene radyo programı, sonra 14 yıl Bursa Olay Tv’ de program sundum.

Peki “Ben Anneyim” maceran nasıl başladı?

Eşimin işi dolayısı ile İstanbul’a taşındık. Bekarken de taşınmıştım ama kimse kollarını açıp beni beklememiş, geri dönmüştüm. O çok uzun hikaye. Sonra tv 360 Genel Yayın Müdürümüz Oğuz Altuğ Demirel’ e ulaştım. Yıllar önce tanışmıştık ayaküstü. “Taşındım, oğlumu büyüttüm, kanalınızı seviyorum, çalışmak istiyorum.” dedim. İki ay sonra “Ben Anneyim” adlı proje için aradı, bir saniye bile düşünmedim tabi. Bursa gibi bir yerden gelip böylesi güvenli ve aile huzuru veren bir televizyonda olmak büyük şans olmuş, hemen anladım.

Çalışan anne olarak kaygılı mıydın? Yetememe duygusundan kaynaklı “yetersiz anne sendorumu” yaşadın mı?

Ben oğlum üç yaşına gelene kadar çalışmadım. O zamanlarda da kaygılarım vardı. Bence bu her anne de çocuğu kaç yaşına gelirse gelsin, çalışsın ya da çalışmasın oluşan bir duygu. Şu anda da var. Dibinde de dursan hep bi vicdan azabı. Annelik eşittir vicdan azabı.

Anne olmanla birlikte yaptığın sağlık programının içeriği nasıl değişti?

Anne olmasaydım daha fazla bocalayabilirdim. Şimdi sorularıma deneyimlerimde karışıyor. Anne olduktan sonra korkmuştum mesleğimle ilgili ama mesleğime olumlu yansıdı. Anne olmadan önce büyük konuşurdum mesela, şimdi daha ayakları yere basan ve anneleri anlayan şekilde sorular soruyorum. Çünkü ben de bir anneyim artık ve sorunların çok farkındayım. Empati çok yapıyorum.

Oğlunu kucağına aldığın ilk anı nasıl anlatırsın?

Eşim doktor, üstüne bir de Jinekolog ve Tüp Bebek Uzmanı. Eline her gün bir bebek alıyor neredeyse ama ben Ferit’i tuttuğu an aman yavaş, öyle tutma bana ver diyerek bir kurt kesildim. Kimseye vermedim. Annelik böyle bir şeymiş.

O zaman eşin girmedi galiba doğuma?

Evet, genelde kadın doğum hekimleri eşlerinin doğumlarına girmezler. Eşim; “Sana kıyamam ve bir terslik olursa bunu o an konduramam ve duygusal yaklaşabilirim.” dedi. Bu yüzden de doğumumu arkadaşı gerçekleştirdi ama yanımaydı doğum boyunca, hep elimi tuttu.

Eşin Kadın Doğum Doktoru. Bu durum hamilelik sürecini nasıl etkiledi?

Kötü tarafı şu ki naz yapamıyorsun. Şuram ağrıyor dediğinde hemen geçer şundandır diye bir cevap geliyor. Başka bir eş olsa hemen doktora giderim der haliyle sen de naz yapabilirsin ama her şeyi bilen birinin yanında öyle pek de nazlı olmuyormuş hamilelik.

Şimdilerde annelerimize çocuk büyütme konusunda yol gösterici nitelikte bir misyonun var. Peki sen çocuk büyütürken nasıl bir yol izledin?

Kitaplar çok güzel de ona bağlı kalarak çocuk büyütülmüyor. Tabi ki bilgi çok kıymetli elbette ama inanın her çocuk kendi kitabını kendi yazıyor. Çocuğunuzun mizacına aykırı eğitimler pek de işe yaramıyor sanki. Çocuklarımızı kendi hamurunda büyütmek lazım. Burada önemli olan sevgi dolu mutlu bireyler yetiştirmek. Şimdiki anneler akademik başarıya çok odaklı. Ben bundan uzak, bilgiyi kendi süzgecinde geçirip, dayatma yerine anlayarak onunla yol almaya çalışıyorum.

Bu durumda sen kirlenerek büyüsün diyen anne grubundansın öyle değil mi?

Aynen öyleyim. Ama oğlum iki üç yaşında üzerine su damlasın o üzerindeki değişene kadar ağlayan bir çocuktu. Şimdilerde elleri kumlu bir çocuk olarak karşımda ama.

Açık sözlüsün, dobrasın, dilinin kemiği kesinlikle yok. Başka nasılsın?

Neşeli, çocuk ruhlu. Terazi burcuyum. Okumayı, yazmayı, anlatmayı, konuşmayı severim. Müziksiz yaşayamam. Gündelik hayatta son derece sade yaşayan biriyim.

Bunlara anne olduktan sonra neler eklendi?

Sağduyum ve sabrım çok arttı. Çocuklara ve çocuklu annelere karşı saygılıydım ama daha bir hoş görülü oldum. Çok da fazla değişmedim aslında.

“Asla”ların var mıydı?

Sağlık programı yaptığım vakit kadın doğumcu ile evlenmem diyordum, onlardan eş olmaz diyordum, şimdi en güzeli yanımda. İyi ki diyorum. Asla dediğim birçok şeyi yaptım. Bence anne olmadan önce kimse asla dememeli.

Röportaj: Aslıhan GÜNDÜZ
Fotoğraf: Doku Photography


 

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Ropörtajlar
FACEBOOK YORUMLARI
YORUMLAR

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..